10 Ekim 2021 Pazar

18 Şubat 2021 Perşembe

ÇOCUKLAR VARDI

.   "Çocuklar Vardı"    .

.  Analarını, kardeşlerini, babalarını

bırakıp gelmiş, çocuklar vardı.

.  Ellerinde bavulları, çantaları olan,

pek de bir eşyası olmayan çocuklar...

.  Ayaklarında ise hep

kullanılmış ayakkabılar ile

adaya gelmiş çocuklar...

.  Sanki birinin ayağında

lastik ayakkabı mı vardı?

.  Mahallesini, kasabasını,

köyünü bırakıp gelmiş çocuklar...

.  Bazıları çok mu küçüktü sanki...

.  Ufacık tefecik olan da vardı,

pehlivan yapılı olan da...

.  Neşeli, konuşkan ve de utangaç olan

ama bir daha geriye dönüp de

iç geçirip ağlamamış çocuklar...

.  O çocuklar,

dümdüz bir yola girdiklerini bilen

mızmızlanmaları olmayan,

kendilerinden başka güvenecekleri

olmayan çocuklardı.

.  Ne ceplerinde paraları vardı,

ne de hemen okula gelip de

öğretmenleriyle konuşacak aileleri...

.  O çocuklar...

.  Devletin okuluna seçilerek gelen,

başarılı çocuklar...

.  Anasının, babasının parasına güvenip de

okuyan çocuklar değil,

devletin çocukları olan çocuklar...

.  Yemekleri, giysileri, kitapları ve de

her bir şeyleri ile devletin çocukları...

.  Devlete emanet edilmiş çocuklar...

.  Devlet verirdi onlara takım elbiselerini,

iç çamaşırını, ayakkabısını..

.  Hiç de gocunmazlardı...

.  Hep öz güvenli,

hep birbirine kenetlenmiş,

neşeli, konuşkan, güler yüzlü ve de

sporcu çocuklar...

.  Siz ne zaman nerede ve

kimlerden öğrendiniz de

geldiniz buralara

spor karşılaşmaları yapmaya...

.  Ne de sağlıklı idiniz!

.  Ne sümükleriniz akardı,

ne de gözleriniz yaşlı idi.

.  Geldikleri bu yerde ne bir müze vardı,

ne bir tiyatro salonu, ne de

bir bale gösterisi izleyecekleri

kocaman salonlar...

.  Yoksulluklar ve yoksunluklar

onlar için bir hiçti.

.  Okuyacaklar, öğretmen olacaklar ve de

Türkiye’min bir köy okuluna gidip

oradaki çocukları okutacaklar

onların umudu olacaklardı...

.  Başka bir şeyleri yoktu kafalarında.

.  Anlattıkları bir şeyler de yoktu öyle fazladan.

.  Siyaset, fesatlık, kin, intikam bilmezlerdi.

.  Ne varsa yanlarındaki arkadaşları idi.

.  Hep beraber olmak isterlerdi.

.  Sokaklarda bir ileri, bir geri yürüdüklerinde

zaten var olmayan o sokaklarda

birer gurur abidesi gibi idiler.

.  Hafiften modaya bir eğilim gelirdi

ilerledikçe yaşları.

.  Müzik, sanat, edebiyat deseniz

o da vardı kıt kanaat,

eldeki olanaklarla, kendi kendimize...

.  Öğretmenlerden istekli olan da vardı.

.  Ders dışı çalışmalarda bulunanlar da oldu.

.  Bando takımı kuran da,

tiyatro sahneleyen de...

.  Oturdukları ada zaten

kendine dar gelirken

bu bir avuç yoksul çocuk da

kendi dünyalarını kurup,

hiç de ağlayıp sızlamadan

gelecek güzel günlere hazırlandılar.

.  Bazısının babası ayda gönderirdi biraz harçlık.

.  Bazısının az, bazısının çok olurdu...

.  En sosyal işlerden biri de

merkezdeki pastaneden ya da

pasta fırınından bir şeyler almaktı.

.  Parası çok olan iki tane alıyorsa üzümlü kekten,

az olan da belli etmeden, bir tane ile yetinirdi.

.  Kahveye falan gitmek de yoktu.

.  Lokanta var mıydı acaba?

.  Hatırlayan bile yok şimdi...

.  Bir küçücük dükkanda

bir ressam, azıcık kitap,

azıcık kırtasiye satardı.

.  İyi olurdu bu dükkandan bir şeyler almak,

.  Zaten daha fazlası da yoktu ki...

.  Bir yerlere gitmeden, gidemeden

geçerdi aylar, yıllar...

.  İstesen de binip arabaya gidemezdin ki...

.  Ancak, gemi gelecek haftada iki defa limana

ve o da hava güzelse, postayı ve

yolcuları alıp, getirecek.

.  Bayram gelince de yine o

kısa günlerde birlikte geçirilirdi.

.  Namaza giden de olurdu, gitmeyen de...

.  Sömestr tatilinde herkes evine gider miydi,

yoksa bazıları okulda mı kalırdı?

.  Tam da bilemiyorum.

.  Çocuklar vardı köylerden gelen.

.  Daha ne suyu, ne de denizi bilirlerdi.

.  Havalar ısındığında, aman

bir deniz muhabbeti düşerdi

birden günlerine.

.  Gitsek mi, gitmesek mi?

.  İzin verirler mi, vermezler mi?

.  Araba falan da yok.

.  Kaleköy 5 kilometre kadar...

.  Yürür gideriz, yüzer geliriz,

havasında olanlar çok.

.  Deniz görmüş olanlar,

yüzme bilenler, hoop öndeler.

. “Korkmayın lan”, falan derken,

hemen birer yüzme dersi ayarlarlar

o hayatlarında hiç deniz görmemiş olan

kardeşlerine...

.  Ve bir de bakmışsınız hepsi yüzmekteler.

.  Poz bile verenler var.

.  Sanki her biri birer “artist”.

.  İşte o artistlerin çektiği fotoğraflar

biliyor musunuz, hiç ölmediler.

.  Kendileri dağıldı, gittiler bir yerlere...

.  Kimi “bir daha buluşacağız” diye

verdikleri sözleri bile hiç tutamadı.

.  Ama, hep akıllarında onlar vardı,

tekrar görüşüp, bol bol sohbet edecekleri...

.  Ve derken, her biri yürüdü

kendi yolunda.

.  Hiç de farkında bile olmadan

geçen zamanın.

.  Ne zaman ki bir soluk alıp,

durdular o geldikleri yerlerde

arandılar bir sağa, bir sola bakarak...

.  O çocukları aradılar...

.  Ama yok...

.  Kimi nerede, kim nerde?

.  Hani buluşacaktık, hani görüşecektik?

.  En çok da düşündükçe, anımsadıkça...

.  Onlardı, o çocuklardı...

.  Yükseldi geldi içlerinden

kocaman dalgalar.

.  Tuttular kendilerini,

kimseye bir şey belli etmeden...

.  Ama ne çare ki göz yaşları aktı

kendiliğinden.

.  Aktı kendiliğinden sızın, sızın...

.  Anılardaki o çocukların

bazıları uçup gitmişti hakka

bir daha hiç doldurulamayacak

boşluklar bırakarak.

.  Bugün, geride kalanların kaçı

nerde ve ne zaman görecekti

bir diğer çocuğu?

.  Görseler de acaba

anlayacaklar mıydı

bu buluşmanın değerini?

.  Yaşatabilecekler miydi

bu güzel buluşmayı bir fırsat,

bir değer olarak?

.  Hem de hiç kasılmadan,

poz yapmadan ve de

dökerek içlerini,

ne varsa birikmiş olan...

.  Bilmem, bugün

kaç çocuk bunun tadını,

güzelliğini yaşayabilecek bir daha...

.  İMROZ ATATÜRK İLKÖĞRETMEN OKULU "İlk sınıf" Öğrencisi"

.    Gönen Çıbıkcı, 03.02.2018, Mff.          .