26 Şubat 2021 Cuma
18 Şubat 2021 Perşembe
ÇOCUKLAR VARDI
.
"Çocuklar Vardı" .
.
Analarını, kardeşlerini, babalarını
bırakıp gelmiş, çocuklar vardı.
.
Ellerinde bavulları, çantaları olan,
pek de bir eşyası olmayan çocuklar...
.
Ayaklarında ise hep
kullanılmış ayakkabılar ile
adaya gelmiş çocuklar...
.
Sanki birinin ayağında
lastik ayakkabı mı vardı?
.
Mahallesini, kasabasını,
köyünü bırakıp gelmiş çocuklar...
.
Bazıları çok mu küçüktü sanki...
.
Ufacık tefecik olan da vardı,
pehlivan yapılı olan da...
.
Neşeli, konuşkan ve de utangaç olan
ama bir daha geriye dönüp de
iç geçirip ağlamamış çocuklar...
.
O çocuklar,
dümdüz bir yola girdiklerini bilen
mızmızlanmaları olmayan,
kendilerinden başka güvenecekleri
olmayan çocuklardı.
.
Ne ceplerinde paraları vardı,
ne de hemen okula gelip de
öğretmenleriyle konuşacak aileleri...
.
O çocuklar...
.
Devletin okuluna seçilerek gelen,
başarılı çocuklar...
.
Anasının, babasının parasına güvenip de
okuyan çocuklar değil,
devletin çocukları olan çocuklar...
.
Yemekleri, giysileri, kitapları ve de
her bir şeyleri ile devletin
çocukları...
.
Devlete emanet edilmiş çocuklar...
.
Devlet verirdi onlara takım elbiselerini,
iç çamaşırını, ayakkabısını..
.
Hiç de gocunmazlardı...
.
Hep öz güvenli,
hep birbirine kenetlenmiş,
neşeli, konuşkan, güler yüzlü ve de
sporcu çocuklar...
.
Siz ne zaman nerede ve
kimlerden öğrendiniz de
geldiniz buralara
spor karşılaşmaları yapmaya...
.
Ne de sağlıklı idiniz!
.
Ne sümükleriniz akardı,
ne de gözleriniz yaşlı idi.
.
Geldikleri bu yerde ne bir müze vardı,
ne bir tiyatro
salonu, ne de
bir bale
gösterisi izleyecekleri
kocaman
salonlar...
. Yoksulluklar ve yoksunluklar
onlar için
bir hiçti.
. Okuyacaklar, öğretmen olacaklar ve de
Türkiye’min bir
köy okuluna gidip
oradaki
çocukları okutacaklar
onların umudu
olacaklardı...
. Başka bir şeyleri yoktu kafalarında.
. Anlattıkları bir şeyler de yoktu öyle
fazladan.
.
Siyaset, fesatlık, kin, intikam bilmezlerdi.
.
Ne varsa yanlarındaki arkadaşları idi.
.
Hep beraber olmak isterlerdi.
.
Sokaklarda bir ileri, bir geri yürüdüklerinde
zaten var olmayan o sokaklarda
birer gurur abidesi gibi idiler.
.
Hafiften modaya bir eğilim gelirdi
ilerledikçe yaşları.
.
Müzik, sanat, edebiyat deseniz
o da vardı kıt kanaat,
eldeki olanaklarla, kendi kendimize...
.
Öğretmenlerden istekli olan da vardı.
.
Ders dışı çalışmalarda bulunanlar da oldu.
.
Bando takımı kuran da,
tiyatro sahneleyen de...
.
Oturdukları ada zaten
kendine dar gelirken
bu bir avuç yoksul çocuk da
kendi dünyalarını kurup,
hiç de ağlayıp sızlamadan
gelecek güzel günlere hazırlandılar.
.
Bazısının babası ayda gönderirdi biraz harçlık.
.
Bazısının az, bazısının çok olurdu...
.
En sosyal işlerden biri de
merkezdeki pastaneden ya da
pasta
fırınından bir şeyler almaktı.
. Parası çok olan iki tane alıyorsa üzümlü
kekten,
az olan da
belli etmeden, bir tane ile yetinirdi.
. Kahveye falan gitmek de yoktu.
. Lokanta var mıydı acaba?
. Hatırlayan bile yok şimdi...
. Bir küçücük dükkanda
bir ressam, azıcık kitap,
azıcık kırtasiye satardı.
.
İyi olurdu bu dükkandan bir şeyler almak,
.
Zaten daha fazlası da yoktu ki...
.
Bir yerlere gitmeden, gidemeden
geçerdi aylar, yıllar...
.
İstesen de binip arabaya gidemezdin ki...
.
Ancak, gemi gelecek haftada iki defa limana
ve o da hava
güzelse, postayı ve
yolcuları alıp,
getirecek.
.
Bayram gelince de yine o
kısa günlerde birlikte geçirilirdi.
.
Namaza giden de olurdu, gitmeyen de...
.
Sömestr tatilinde herkes evine gider miydi,
yoksa bazıları okulda mı kalırdı?
.
Tam da bilemiyorum.
.
Çocuklar vardı köylerden gelen.
.
Daha ne suyu, ne de denizi bilirlerdi.
.
Havalar ısındığında, aman
bir deniz muhabbeti düşerdi
birden günlerine.
.
Gitsek mi, gitmesek mi?
.
İzin verirler mi, vermezler mi?
.
Araba falan da yok.
.
Kaleköy
.
Yürür gideriz, yüzer geliriz,
havasında olanlar çok.
.
Deniz görmüş olanlar,
yüzme bilenler, hoop öndeler.
. “Korkmayın lan”, falan derken,
hemen birer yüzme dersi ayarlarlar
o hayatlarında hiç deniz görmemiş olan
kardeşlerine...
.
Ve bir de bakmışsınız hepsi yüzmekteler.
.
Poz bile verenler var.
.
Sanki her biri birer “artist”.
.
İşte o artistlerin çektiği fotoğraflar
biliyor musunuz, hiç ölmediler.
.
Kendileri dağıldı, gittiler bir yerlere...
.
Kimi “bir daha buluşacağız” diye
verdikleri sözleri bile hiç tutamadı.
. Ama, hep akıllarında onlar vardı,
tekrar görüşüp,
bol bol sohbet edecekleri...
. Ve derken, her biri yürüdü
kendi
yolunda.
. Hiç de farkında bile olmadan
geçen zamanın.
.
Ne zaman ki bir soluk alıp,
durdular o geldikleri yerlerde
arandılar bir sağa, bir sola bakarak...
. O çocukları aradılar...
. Ama yok...
. Kimi nerede, kim nerde?
. Hani buluşacaktık, hani görüşecektik?
.
En çok da düşündükçe, anımsadıkça...
.
Onlardı, o çocuklardı...
.
Yükseldi geldi içlerinden
kocaman dalgalar.
.
Tuttular kendilerini,
kimseye bir şey belli etmeden...
.
Ama ne çare ki göz yaşları aktı
kendiliğinden.
.
Aktı kendiliğinden sızın, sızın...
.
Anılardaki o çocukların
bazıları uçup gitmişti hakka
bir daha hiç doldurulamayacak
boşluklar bırakarak.
.
Bugün, geride kalanların kaçı
nerde ve ne zaman görecekti
bir diğer çocuğu?
.
Görseler de acaba
anlayacaklar mıydı
bu buluşmanın değerini?
.
Yaşatabilecekler miydi
bu güzel buluşmayı bir fırsat,
bir değer olarak?
.
Hem de hiç kasılmadan,
poz yapmadan ve de
dökerek içlerini,
ne varsa birikmiş olan...
.
Bilmem, bugün
kaç çocuk bunun tadını,
güzelliğini yaşayabilecek bir daha...
.
İMROZ ATATÜRK İLKÖĞRETMEN OKULU
"İlk sınıf" Öğrencisi"
. Gönen Çıbıkcı, 03.02.2018, Mff. .