6 Şubat 2020 Perşembe

Belki de İyi Olurdu

Belki de İyi Olurdu                       

Sakince bu dünyada var olmak için.

İsterseniz çok, çok olsun seni sevenlerin.
Belki de hep bunu istedin kendince...
Çevreniz dolsun taşsın sevenlerinle...
Belki böyle durumlar vardır bir yerlerde..
Her yer de bir olmaz ki değil mi ama...

O kadar sevenin ile nasıl olacak?
Pek de kolay değildir...

Birer, birer uğraş, ara bak, dinle falan...
Her birine de onların istediğince ver şerbeti...

Bakmışın, bir de, yıllar geçmiş aradan...
O seni sevenler hep kalmışlar çevrende,
Çok sevmişler seni hep.
Sen de onları hep "canın" gibi sevmişsin.
Sanki, yaşam hep "bu"...
Bu durumu ayakta tutabilmen için.

Biraz emek, biraz sabır...
Haa biraz da tahammül mü gerekmiş?

Aman, birileri kopup gitmesin,
kaçmasın.
Beni yalnız bırakmasın...

Çok tatlı, çok da "hoş" geldi bu dostluklar.
Yıllar, yıllar dolusu...
Sıkı sıkı dostluklar...
İç içe dostluklar...

Belki de bu, herkes için böyle olmamıştır...
Ben bilemem!

Bazıları için ise "sadece"
gün akşam da olsa "bir dost" olmamış olabilir.
Çok da istememiş, çok da uğraşmamıştır belki de..

Kendi kendine yetmişti her zaman dolu dolu...
Bir "iğne oyası" gibi işlemişti varlığını.

Hep de olmasa da "yanı sıra" olsun...

Bir de "canım" diyeceği birini
hissetmek de istemişti.
Her şeyiyle sarılıp, güvenebileceği...
Tatlı, tatlı sesini duyacağı...
Birini hep istemişti...

Çok şey gerekmezdi aslında...
Sadece, "bir dost", "bir ses" yeter.
Böyle demişti hep...

Nasıl ki gelirken bu dünyaya,
"yalnız" idi isen...
Giderken de buralardan yine
"sen" yol alacaksın kendinle.

Kendinle yalnızca o son yolculukta...

Bu geçen zaman içinde
bir arada, bir yerlerde
sadece bir "gerçek" dost...
Bir nefes, tek bir "dost" olsa "yeterdi" aslında...

Belki de gerçek bir dost,
içten bir dost
olsa iyi olurdu...
Seni, bu dünyadan
gelip giderken seni,
gerçekten anlayabilecek bir dost...
Belki de olsa iyi olurdu.

Öğretmen Gönen ÇIBIKCI,
2019.05.11, K.
06.02.2020, MŞ.




SİL BAŞTAN

SİL BAŞTAN

Gücün var mı dostum?
Derin sularda inci tanesi aramaya....
Cesaretin kaldıysa hala...
Benimle memleket konuşmaya... 

Söyle canım dostum!
Hayat bize "oyun oynuyor" olabilir mi?
Yorgun gibi bir halin var sanki...
Duyguların karışık olabilir mi?

Ama, bak, öyle değil işte:

Sil baştan,
başlamak gerek bazen.
Hayatı sıfırlamak....
Silip de baştan...
Sevmek gerek memleketi.
Her şeyi yeniden toparlamak...

Sanki bugün "son günmüş" gibi..
Yaşamak istiyorum ben, dolu dolu..
 
Her ne çıkarsa yoluma...
Selam verip,
yürümek istiyorum yarınlara.

Sil baştan,
başlamak gerek bazen
Hayatı sıfırlamak...

Silip de en baştan...
Çok sevmek gerek memleketi.
Her şeyi düzenlemek yeniden...

Her şeyi yeniden toparlamak...
Yeniden kurmak tüm memleketi.

Öğretmen Gönen ÇIBIKCI,
2018.05.14, M.
06.02.2020, MŞ.


Fark Etmemiş Olabilirler

Fark Etmemiş Olabilirler

Senin
çabalarını, samimiyetini
fark etmemiş olabilir başkaları.

Ama, ben fark ediyorum
sert kabuğunun altındakini...
Kaba hallerini...

Ama çabaların,
ve de samimiyetin....

Olsun,
ben fark ediyorum ya seni.

Başkaları ne düşünürse düşünsün.
Ben biliyorum, seni fark ettiğimi.

Suç sende değil,
seni bugüne değin anlamayı
beceremeyenlerde...

Sen, yine de gel,
dur yanımda.
Ben seni nasıl anladımsa,
sen de bunu bil.

Ben seni fark ettim ya
gerisi kolay.

Samimiyetin, çabaların
ve de sevgin
yeter bana.

Boş verelim başkalarını...

Ben seni anladım ya,
bu bana yeter.

Gönen ÇIBIKCI,
15.06.2017, M.

06.02.2020, MŞ.



Yağmur Yağıyor


Yağmur Yağıyor.

Yağmur
sicim gibi yağıyor.
Yağmur
durmadan yağıyor.
Yağmur
hep ayni hızla yağıyor.

Her yer su, su, su....
Gökden durmadan
incecik akan su damlacıkları...
Sessiz ve peşi peşine,
durmadan yağmur yağıyor.

Ellerinde şemsiye
koşuşan insanlar
hep bir acele ile
kaçarcasına
yağan yağmurdan.

Yağmur yağıyor,
güneş kayıp.
Yağmur yağıyor
durmadan.
Havada bir loşluk,
bir hoşluk..

Yağmur hüzün ve
sessizlik veriyor
izleyen insanın ruhuna.

Akmıyorsa çatın,
sıcaksa odan ve de
demlenmişse sıcacık bir çay
yanı başında...

İçimde bir sakinlik ve
dinlenmeye yönelik
tatlı bir ruh hali...

Bir kitap mı okumalı?
Ya da şöyle
bir televizyon kanalı mı bulsam...

Ama kesin şunu söyleyebilirim ki
hiç de bir siyasetciyi dinleyecek
halim, ruhum yok,
hele şu dönemde...
Asla!

Yine bir yerlerde,
ülkemin bir yerlerinde
olsa idi bu yağan yağmur,
yollar derelere mi dönüşürdü,
diye geldi aklıma bir an...

Hiç de gereği yok iken şimdi
geri kalmışlık geldi bir an
dilime...

Yağmur yağıyor.
Bunun tadını çıkarmalıyım,
hiç de başka şeyleri
sokmadan aklıma.

Yağmur sicim gibi yağıyor.
Yağmur durmadan yağıyor.
Yağmur, yağmur
yağmur yağıyor.

Yağ yağ yağmur, bahçede çamur...

GÖNEN ÇIBIKCI,
2017.05.03, 18:30, M. 06.02.2020, MŞ.



Burada Sizinle Olmak


Burada Sizinle Olmak

Biliyor musunuz?
İyi ki burada
bir "ortam" oluşturduk.

Sesinizi duyamasam da
Sizlerin orada
bir yerlerde olduğunuzu
biliyor olmak
beni çok sevindiriyor.

Sanki, kocaman bir sınıf gibi oldu...
Hepinizi bir arada
görür gibi oluyorum.
Hep sağlıklı, hep mutlu,
güler yüzlü çocukları görüyorum
sınıflarında...

Sanki, çocukluğunuzdan daha güzeli
hiç yokmuş gibi geliyor bana.

Ben de sizin bir gölgeniz gibi,
hep peşinizde...
Hep sanki sizi korumak,
sakınmak ister gibi...

Hem de artık dağılmış olsanız da
her bir yana!
Yine de o "dünya" denilen
küçücük bir sınıfda...

Sizinle yine bir arada olmak
çok güzel bir duygu benim için.

Fotoğraflarınızda
gözlerinizin içini görüyor olmak,
bir bilseniz,
ne kadar güzel geliyor bana...
Sanki çok temiz ve
derin bir sonsuzluğu olan
enerji kaynağı gibi,
o güzel gözleriniz.

Sizleri seviyorum.
Düşündükçe de
daha çok seviyorum.
Sevmek istiyorum belki de...

Özlemek de var
sizlerin o masum günlerinizi.

Hem de çok özlemek....
Sizleri...

O günleri özlemek...

Sizler bir yerlerde
beni unutmuş olsanız bile...

Öğretmen Gönen ÇIBIKCI
2014.01.26, 21.49, M. 06.02.2020, MŞ.



Ne Desem

Ne Desem

Ne desem,
ne yapsam boş...
Ne bir sevgi,
ne bir saygı kalmış geriye
terk edip gidenden.

Ve hala sanki
bir savaşı sürdürür gibi
görüyorsa beni
nasıl tutarım ellerini...

Yoksa anlatabilmenin
başka bir yolu...
Ne yazılarım,
ne anılar,
ne de sözler...

Artık yitirdi değerini,
boşa çıktı anlamları.

Umudu yitirmek de
olsa gelinen nokta,
beklemek de çok
zor olacak.
Hem de boş yere.

Temeldeki sevgi
ve olması gereken saygı da
gittiyse elinden,
ne gelir artık benden.

Tutamamanın ellerinden
ve de yardım edememenin
açıkca ortada olduğunda,
yok sayıldığımda,
bir düşmanı imişcesine
davranıldığımda,
ne kaldı geriye
umutlarım için?

Koca bir boşluk...

Ve geçip giden yılların,
emeklerin,
özen ve sevgi dolu
zamanların uçup gitmesi...

Bir hiç uğruna gitmesine,
öylesine bakıp kalmak...
Yitirmek artık umutları...

Ne desem,
ne yapsam boş artık!

Gönen Çıbıkcı,
2014.01.17, 13.38, M.
06.02.2020, MŞ.


Sadece "Sevmiştim".

   Sadece "Sevmiştim".

Sana "bebeğim" demiştim.
Elimi uzatmıştım sana.
"Sen, benim kurtarıcı meleğimsin"
derdin hep.

Neden, uzattığım elimi
kalbimi,
emeklerimi,
sevgimi,
kadrimi bilemedin?
Neden vefa gösteremedin?
Ne uğruna?
Neye karşılık?
Ne geçti eline?

Hiç mi sızlamadı vicdanın?
Hani, çok seviyordun?
Hani, yerin benim yanımdı?
Hani, bende bulmuştun huzuru?

Ne için, kimin için
inkar ettin her bir söylediğini?
Hani, her bir lokmamız aşkımızdan idi?
Hani, yeniden doğmuştun benimle?
Hani, uyku girmezdi bensiz gözlerine?
Bunu, nasıl oluyor da yapabiliyorsun?
Huzur bulamaz mı yüreğin,
bilemez mi vefayı?
Sana neler olacak
bensiz?
Düşünmek bile istemiyorum.
Kim dinler seni?
Kim anlar o küçücük ruhunu?
Kim sarar seni
sıcacık sevgiyle?
Kim arar seni
ruhunun derinliklerinde?
Çıkardım, en derininden
o tertemiz seni,
yaratarak yeni baştan.
Allah'ın izni ve verdiği nasiplerle..

Kime sığınacaksın bensiz?
Kim verecek sana
bırakıp gittiğin
bu mutlu yuvanı?
Nasıl açacaksın gözlerini?
Sabah olduğunda
kim hazırlayacak çayını,
yumurtanı sana?
Nasıl bakacaksın güne
bensiz?
Kim saracak seni?
Kim tutacak ellerinden?
Kim arındıracak
o yorgun ruhunu?
Nasıl dayanabileceksin 
bensizliğe?

Beni ağlatmağa, eziyet etmeğe
ne zaman doyacaksın?
Ne zaman "YETER"den anlayacaksın?
Kimin rıhtımına bağlayacaksın sandalını?

Yıllarca eskiden, yokken ben daha
sana eziyet edenlere, seni üzenlere
mi koşacaksın, kapalı gözlerinle...
Yıllar sonra duyduğumda halini
perişan edeceksin beni
hiç de acımadan
ve de bilmeden, anlamadan.
Bugün ise içimde kırgınlıklar,
kanayan yüreğim,
kırılan onurum ile...
Ne kadar anlamak istesem de seni,
hak verememenin acısıyla
ve de yine bir kez daha
yaşamıma seslenerek
Neden?

"Hak etmedim ben bunları"
diyerekden...
Ama, Allah'a sığınarak yine,
yeni baştan,
beni sevip koruduğunu bilerek.
Bilerek hakkımda her şeyin
en hayırlısını vereceğinden.

Ama bu hikaye seninle
böyle olmamalıydı.
Olmamak durumunda idi...
Tam da her şey
"çok, çok daha iyi" olurken
Tam da
güzel ve huzurlu günlere
kavuştuk derken.
Pırıl, pırıl aşk dolu günler
bekleyecekken bizi.
Anlamın yitip gittiği,
acıların sardığı,
bir daha gördüğüm
hıyaneti yeniden tattığımda,
bütün dualarımla sarılarak
yüce Allah'a.
Kabul etmeğe çalışıyorum
yokluğunu.
Akan yaşlarım gözlerimden
eşlik ederken satırlarıma
tuşları silmek bile
zor geliyor artık.

Belki de artık yolun geldim sonuna.
Hem de hiç beklemediğim bir anda...
Ben ki ne zor günleri aşarak
gelmiştim bugüne...
Yenilenen kalbim bile
yitirdi artık anlamını...
Belki de işte bu,
tam da bu kader işte.
Her şey tam da "çok iyi" derken...
Ana yoldaki bir kaza gibi
yok olmak, çekip gitmek...

Çok kez dile getirmiştim
"benim yok gözümde
hiç bir şey
bu dünyada" diye...
Anlamadın, diyemiyeceğim sana
ben anlatamadım demek ki...

Ne de çok dil dökmüştüm aslında
anlatabilmek için
her bir güzel şeyi sana...
Ne de çok sevinmiştim,
ne de çok mutlu idim hep...
Ne kadar da
seninle konuşurken uzun, uzun...

Beni nedir "üzen" ,
nedir beni asıl yaralayan
diye sordum kendime hep
durmadan yorulmadan...

"Haksızlığa uğramak"...
Bu kadar mı ağır gelir bir insana?
Hiç mi boş verip geçemezsin,
sana layık görülenlere?
Dediysem de kendime bunları
anladım ama aslında
içimdeki hassas ruhun derin acısını.

"Yok artık yapacak bir şeyim"
demek istemesem de,
baktığımda kendime
çok yorulduğumu görüyorum.
Acımak istemesem de kendime...
Şarkıyı dinlerken de
sanki
benim dilimden çıkmış
gibi oldum bir an
"kafama sıkar giderim".

İşte bu!
Bu kadar basit.
Ne dil, ne felsefe, ne ahlak
ne de vefa arayışı, ne de psikoanaliz
ne de nankörlüğe bir karşı duruş...
"Yoksa yok" deyip de
kapatmak tüm analizleri...
Nasılsa sentezler de artık
değersiz kalıyorsa
bana karşı,
bende ve benim için...

Onursuzluk da ne kadar ağırmış.
Anladım bugün bunu
ilk kez tüm ağırlığıyla..
Keşke, onursuz biri mi olsaydım?
Taşıyabilmek için bu verilen kararı bana...
Kaba, saba, onursuz ve
duygusuz olabilmek...
İşte, tam da bu noktaya mı gelmişti
"olmak ya da olmamak"
Var olmak öylesine...
Ya da yok olup gitmek...
Gidebilmek...

Gönen ÇIBIKCI,
28.12.2013 / 20:24, M



Teyzem

       Teyzem

Herkese adil davranmıyor bu hayat.
O kadar değerli bir şey belki
ama aynı zamanda da o kadar basit.
Tek yaptığı insanları yıpratmak.
Bize yaşattığı her mutluluğun altında
bir hayal kırıklığı saklamak.

Karşı çıkabilir bazı insanlar
hayatın bu zorluklarına.
Unutmayın ki,
yaşamla başa çıkmak 
ne cinsiyet, ne de güç gerektirir.

Hiç de hoş görülü davranmamıştı
ona o hayat.
Eline geçen her fırsatta yıpratmış.
O hayatına yaptığı her başlangıçta 
her yeni umutda
hayal kırıklığına uğramıştı.
Belki, bizim yanında olmadığımızı
düşünmüştü.

Belki, hayatla tek başına savaşacağını
düşünmüştü.
Bunu başardı.
Hayata tek başına direndi. 
Çünkü benim teyzem
güçlü biri idi.
Asla, basit olmadı yaşamında,
saygı ve terbiyesi konuştu çoğu zaman
dili yerine
Hayat işte...
Güçlü insanları bıktırmaya çalışır
kendinden.

Pes etse de artık
yaşamın oyunlarına,
direncini yitirse de
yaşamın adiliklerine karşı,
yutsa da o lanet olası dertleri
yenilmedi.
Ve biliyordum
asla yenilmeyecekti,
çünkü o benim teyzemdi.

Bilemezdi, benim ona
ne kadar sevgi beslediğimi.
Bilemezdi, onun prensiplerini
ne kadar örnek aldığımı.
Bilemezdi, kendinin harika
bir anne olduğunu.
Bilemezdi, onun mutluluğu için
her gün dua ettiğimi.

Hep farklı oldu
teyzelerimin içinde o.
Hep korudu,
kalbimdeki kocaman yerini.
Kimse alamazdı
onun sevgisini benden
Çünkü o benim teyzemdi.

**CANIM TEYZEM SENİ ÇOK SEVİYORUM!

Gönen ÇIBIKCI, 2012.08.13, K. 06.02.2020, MŞ.